Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaÅŸayan halkın sanat, ticaret , ekonomi gibi çeÅŸitli meslek alanlarında yetiÅŸmelerini saÄŸlayan, onları ahlaki yönden yetiÅŸtiren, çalışma yaÅŸamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir iÅŸlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doÄŸruluÄŸun, kardeÅŸliÄŸin, yardımseverliÄŸin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleÅŸtiÄŸi bir sosyo-ekonomik düzendir. 600 yıl Anadolu’da uygulanan Ahilik, 3. Ahmet dönemine dek sürdü. 1727 yılında “gedik” denen bir düzen uygulanmaya baÅŸlandı. Ahiler birliÄŸi mensuplarına tezgah başında sanat, zaviyelerde edep öÄŸretmenin, Müslümanlara özgü olarak sürüp gelmesi 17. yüzyıla kadar sürmüÅŸ, fakat Osmanlı Devleti’nin Gayr-ı Müslimler üzerindeki egemenlik alanı büyüyüp geniÅŸledikçe, sanatkarlar çoÄŸalıp dalları arttıkça, bu Müslüman ve Gayr-ı Müslim ayırımı daha fazla sürdürülmemiÅŸ, Gayr-ı Müslim tebaanın artmasıyla doÄŸru orantılı olarak çeÅŸitli dindeki kiÅŸiler arasında ortak çalışma zorunluluÄŸu doÄŸmuÅŸtur. Bu, din ayırımı gözetilmeden kurulan, eski niteliÄŸinden fazla bir ÅŸey kaybetmeyen yeni organizasyona Gedik denmiÅŸtir. Ahi sözü Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakâyık gibi kaynaklarda “eli açık, cömert” olarak açıklanıyor. Türkçe “akı” kelimesinden geldiÄŸi görüÅŸü savunuluyor. “Akı” kelimesi Türk dilinde çok görülen ve Türkce kuralları içinde bulunan bir ses olayı olan (k > h) deÄŸiÅŸimiyle “ahı” ÅŸekline dönüÅŸmüÅŸesi ve dolaylı “ahi” oluÅŸumu savunuluyor. Bu ses olayların türk dilinde birçok örnekler bulunur.
Ahilik Teşkilatı
Ahilik teÅŸkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulundukları, Osmanlı BeyliÄŸi’nin kuruluÅŸunda ve güçlenmesinde etkin rol oynadıklarını iddia ediliyor. Ahilik teÅŸkilatı Osmanlı Devleti’nin kuruluÅŸ yıllarında ve daha sonrasında da devam etmiÅŸ bir sosyal kurumdur. AhiliÄŸin kurucusu olarak Ahi Evren bilinmektedir. KırÅŸehir de kabri bulunan Ahi Evran’ın kurduÄŸu bu teÅŸkilatla ilgili Ahilik geleneÄŸinin unutulmaması için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları tarafından bazı ÅŸehirlerde her yıl Ahilik haftası ve kutlamaları yapılmaktadır. Ahilik teÅŸkilatı, gençlerin iyi yetiÅŸmesini ve meslek kazanmasını saÄŸlardı. SavaÅŸ, afet vs. kötü durumlarda da kuruma üyeler ve halk arasında dayanışma olurdu. PadiÅŸahlar ve diÄŸer yöneticiler de ahilik teÅŸkilatına katkılı olup destekleyerek geliÅŸmesini istemiÅŸlerdir. Anadolu Selçuklu Devleti’nde sanatkarlar ve zanaatkarlar tarafından yine aynı amaçla kurulan Fütüvvet TeÅŸkilatı ile benzerlikler gösterir. Fütüvvet teÅŸkilatının Osmanlı Devleti’ndeki devamı niteliÄŸindedir. Üyelik için kiÅŸinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceÄŸi düÅŸünülenler Ahi olamazlar. ÖrneÄŸin insan öldürenler, hayvan öldürenler (kasaplar), hırsızlar, zina ettiÄŸi ispatlananlar örgüte katılamaz. Ahilikte sanatkarlar gündüzleri iÅŸyerlerinde 4 boyut’dan oluÅŸan hiyerarÅŸi içinde mesleÄŸin inceliklerini öÄŸrenirler, akÅŸamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarÅŸi içinde ahlaki ve felsefi eÄŸitim görürlermiÅŸ.
Ahilikte sanatkarlar hiyerarÅŸisi
- Yamak
- Çırak
- Kalfa
- Usta
Ahilik teÅŸkilatın ve AhiliÄŸin önde gelen altı ilkeleri
- Elini açık tut,
- Sofranı açık tut,
- Kapını açık tut,
- Gözünü baÄŸlı tut,
- Beline sahip ol,
- Diline sahip ol.
Ahilik teÅŸkilatı 9 dereceli bir düzene dayanır
Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler ÅŸöyle sıralanır:
- YiÄŸit
- Yamak
- Çırak
- Kalfa
- Usta
- Ahi
- Halife
- Åžeyh
- Åžeyh ül MeÅŸayıh
Etkisi
- Ahilik, Galip Demir’e göre, “Türkler’in Rönesansı”dır.
- Veysi Erkene göre, Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin ÅŸartlarında bile , 5 çekirdek ilkeleri ile, “Toplumsal sorumluluk, Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doÄŸruluk, Ortak yaÅŸama “,ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketi ÅŸekilendiriyor. Erken, AhiliÄŸin bu yönüyle, 2000’li yıllar için bile ileri bir örgütlenme modeli sunduÄŸunu kaydediyor.
- Ahilik töreleri yaygın olan Türkçe deyimlere dönüÅŸtüler. Örnek olarak `pabucunu dama atmak` sözünün kökeninin ahiliÄŸin peÅŸtamal kuÅŸanma töreni ile ilgili olduÄŸunu. Çıraklıktan kalfalığa geçiÅŸ töreni öncesinde eÄŸitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılırmış. Bir yandan da artık ustalarından, kalfalarından eskisi gibi ilgi görmeyeceÄŸini ortaya koyarmış bu deyim.